5 Kasım 2012 Pazartesi

Para Babaları

Bronfman Hanedanlığı: Viski ve Para

“Edgar Bronfman Sr., Amerika’nın borçlanmasını belirleyen ve kaderini kontrol eden, isimleri bilinmeyen, seçilmemiş yöneticiler listesi için aday olarak kabul edilmeli.” Bunlar Dr. Dennis L. Cuddy ile Robert Henry Goldsborough’un Güç Şebekesi isimli kısa fakat çarpıcı kitabından,  Cuddy ve Goldsborough’a göre, Kanadalı Bronfmanlar birbirine geçmiş idare merkezleriyle orantılı olarak artan, paha biçilmez bir ekonomik ve siyasal güce sahip.


Edgar M. Bronfman, uluslararası dev damıtma ve içki fabrikası Seagram Co. Ltd.’nin yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü. Oğlu Edgar Jr. ve erkek kardeşi Charles ile birlikte 164,000′den fazla (yaklaşık %26) Dupont hisse senedini ve medya devi Time-Warner’in büyük bir kısmını elinde bulunduruyor.

Bronfman Sr., Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve aynı zamanda Dünya Yahudi Kongresi’nin başkanı. Bronfman ailesinin organize suçlarla örülü bir geçmişi var. Dope Şirketi isimli kitapta, “Bronfman’ların Kuzey Amerika suç örgütleriyle bağlarının hiçbir zaman kopmadığı, aksine yeniden teşkilatlanma yoluna gidildiği” iddia ediliyor. Yaygın finans ve şirket ağı aileye küresel çapta suç işleme olanağı sunuyor.

Edgar Bronfman’ın Dünya Yahudi Kongresi (WJC), Clinton yönetimiyle sıkı ilişki içinde. Ayrıca liberal, Hıristiyanlık karşıtı faaliyetlerin ana kaynağı. Bu bağlamda, okullarda ibadetin yasaklanmasını ve okul kitaplarından dini referansların ayıklanmasını istemekle birlikte, komünistlerin kurduğu Amerikan Sivil Özgürlük Birliği (ACLU) gibi liberal Yahudi kuruluşlarını bir çatı altında toplamaya çalışıyor.

Yahudi Aklama Birliği (ADL) ile müttefik olmanın yanısıra, Mason Locası’nın New York ayağı B’nai B’rith ile de ilişkisi bulunuyor. Masonların, mistik Yahudi Kabala sistemi ile eğitimden geçmeleri ve İlluminati’nin “her şeyi gören göz” sembolünü Tanrı’nın bir işareti olarak kabul etmeleri kayda değer. Farmasonluk, kutsal Kudüs şehrindeki Zeytin Dağı üzerinde Büyük Tapınağın yeniden inşa edilmesini destekliyor. Bu, aynı zamanda Edgar Bronfman’ın liderliğini yaptığı Dünya Yahudi Kongresi’nin hedeflerinden biri.

İncil çok açık bir dille, dünyanın son günlerinde Yahudilere ve İsrail’e kendi içlerinden gelecek bir yıkımla karşılaşacakları yönünde uyanda bulunuyor. İncil’deki kehanet, dini inançlarından dönen Yahudi liderlerin, İsrail’i şeytana ve hazırladığı büyük komployu satacaklarını, “ölümüne imzalanmış” bir anlaşmayla İsrail’i şeytana teslim edeceklerini öngörüyor. Sonuç olarak, İsrail ve Kudüs, Tanrı’nın gazabına uğrayacaklar:


İsrail’i ve halkını seven Hıristiyanlar ve tüm kalpleriyle Yahudi insanların Mesih Hz. İsa’yı tanımalarını ve kabul etmelerini arzu edenler, İsrail’i ve Yahudi’leri önlerinde bekleyen korkunç tehlike karşısında uyarmalı. Eğer İsrail’in en yakın dostu olan Hıristiyanlar bunu yapmazsa, kim yapacak?
www.illumunati.org

30 Nisan 1995′te New York’un lüks Waldorf-Astoria Oteli’ndeki ödül töreninde, gezegenimizin en büyük likör üreticisi ve Dünya Yahudi Kongresi başkanı Edgar Bronfman, başkan Bill Clinton’a “Nahum Goldam ödülü”nü takdim ediyor.


Lord Peter Carrington: Bankacı ve Bilderberg Üyesi

Britanyalı Lord Carrington, dünyadaki para akışının, kaos ve savaşın, siyasi entrikaların hiçbirinden bugüne kadar geri kalmadı. Yüksek dereceli bir Bilderberg mensubu olan Carrington, Barings Bankası’nın batmasından sonra Avrupa kıtasının ve aslında tüm dünyanın en güçlü bankası haline gelen tarihi Hambros Bankası’nı yönetiyor.

Carrington, İngiltere Başbakanı tarafından, Sırplar, Hırvatlar ve Müslümanlar arasında yıllarca etnik çarpışmalar yaşanan ve soykırımlara sahne olan savaş esnasında arabulucu olarak görevlendirilmişti. Carrington’m savaşın sona ermesi ya da hızlanmasında oynadığı rol henüz kesin olarak bilinmiyor. Ama lordun aynı zamanda eski bir NATO genel sekreteri olduğunu biliyoruz.

Lord Carrington, Bush-Reagan hükümetlerindeki bürokratları İlluminati İç Çemberi’ nin siyasal ve maddi ayak işlerine bakan uşaklar haline getiren ve tabii ki bir Rockefeller firması
olan New York’taki Kissinger A.Ş.’nin kurucu ortağı. Carrington, Hambros’un perde arkasındaki başkanı olmasının yanı sıra dev Barclays bankasının da yöneticilerinden. Aynı zamanda Avrupa çapındaki mafya bağlantılarını ve masonik çıkarları gözetiyor. Sahip olduğu Hambros Bankası’nın, Michael Sindona’nın Banca Privata’sında %25′lik hissesi var. Sindona’nm yönettiği sermaye grubu, P-2 Mason Locası operasyonları ve Vatikan’daki gizli faaliyetler için mali destek de bulundu.

İç Çember’ in diğer üyeleri gibi Lord Carrington da, Kudüs’ün gelecekte dünyanın başkenti olmasını istiyor. İsrail davasını geliştirmek için, Bronfman’ larla, Rockefeller’larla, Rothschild’larla, eski savunma bakanı Ariel Sharon ve eski başbakan İzak Şamir gibi diğer İsrailli yetkililerle omuz omuza çalıştı. Bu grubun amaçlarından biri de, Kudüs’te yeniden bir Yahudi tapınağı kurmak.

                                       
Harry Oppenheimer: Elmas kralı piç

Harry Oppenheimer, İlluminati’nin dünyayı sarıp sarmalayan projelerinde en çok göze batan isimlerdir. Güney Afrikalı milyarder, ülkesindeki hükümetini, Nelson Mandela’ya ve liderliğini yaptığı komünist Afrika Ulusal Kongresi’ne geçmesini temin etti. 1985 yılında Oppenheimer, Güney Afrika Ortak Konseyi’ni kurdu. Kuklası durumundaki Nelson Mandela ile yaptığı gizli anlaşmalar sayesinde, Güney Afrika’nın kontrolünü elinde bulunduruyor.
Oppenheimer ailesi, sahip olduğu maden ocakları sayesinde olağanüstü bir zenginliğe kavuştu. Rothschild elmas hisselerinin temsilcisi olarak Güney Afrika’ya ilk giden kişi, Almanya doğumlu Sir Ernest Oppenheimer (1880-1957) oldu.

Oppenheimer, 1917′de elmas, altın, platin ve diğer değerli madenlerin ticaretinde bir dev haline dönüşerek Güney Afrika Anglo-Amerikan Ortak lığı Ltd.’i kurdu. Bundan sadece iki yıl sonra 1919′da, De Beers Madenleri’nin yönetimini de ele geçirdi. 1957 yılına gelindiğinde Oppenheimer hanedanlığı dünyadaki elmas madenlerinin %95′ine sahip bulunuyordu.
Bugün Harry Oppenheimer’in, İsrail’in ölüm saçan gizli servisi Mossad ile çok yakın ilişkisi var. Oppenheimer, Johannesburg ve Pretoria yakınlarındaki Botswana’da gizli askeri üs kurmak için 3.5 milyar dolar harcayan Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı ile gizli çalışmalar yürüttü. Kudüs’te kurulacak olan Büyük Tapınağın müjdecisi olduğu söylenen dünyadaki en büyük Yahudi tapınağı, Johannesburg’da inşaat halinde. Bu proje, küreselleşme taraftan arkadaşları Rockefeller’lar ve Rothschild’lerle birlikte, Oppenheimer’in çabaları ve parası sayesinde her gün biraz daha ilerliyor.

Aslında en korkutucu olan, Oppenheimer’in bağışlarıyla Pretoria’da son zamanlarda inşa edilen devasa ABD Konsolosluğu ve CIA merkezleri. Mimari açıdan tuhaf görünüşlü, dümdüz, üstünde tepe taşı olmayan llluminati piramidine benzeyen bu yapılar şimdi, casus uyduların yörünge sistemlerini denetliyor. CIA bu inkarcı yapının derinliklerinde, İlluminati’nin Afrika’da istikrarsızlık yaratma ve nüfusu azaltma planlarını, yani katliam planlarını uyguluyor.


İlluminati’nin Afrika’yı ablukaya almak ve eski “güzel sömürge günlerini” geri getirmeyi hedefleyen diğer girişimleri gibi, Ruanda ve Brundi’de meydana gelen soykırım ve katliam da yine bu CIA/ABD Konsolosluğu kalesinden yönetilmişti. İlluminati’deki adamlar, üstün ve soylu beyaz ırkın -Paralı Efendilerin- köleleri üstünde egemenlik sahibi olduğu ve paha biçilmez doğal kaynak zenginlikleriyle övündüğü eski döneme özlem duyuyorlar. Küresel İlluminati’deki seçkinlerin her daim tetikte, her şeyi gören gözünün kontrolü altında, Nelson Mandela gibi siyah hizmetkarların hükümet başkanlığı yaptığı Yeni bir Koloni Afrikası geliyor.


Kraliyet Sarayı: Prensler ve Adaylar

İç Çemberin kendine has kutsi havasını, Rothschild, Rockefeiler, Bronfman, Carrington ve Oppenheimer hanedanlıklarına mensup olanların haricinde başka kim soluyor?

Araştırmalarım, otomotiv sektörü patronu (Fiat Motors) İtalyan Giovanni Agnelli ve Temsilciler Meclisi sözcüsü Newt Gingrich’e “Para Çantası” olarak hizmet eden Avusturyalı multimilyarder yayımcı Rupert Murdoch gibi kişiler üzerinde yoğunlaştı.


Bulgularım aynı zamanda, büyük Alman elektronik karteli Siemens’in yönetim kurulu başkanı Heinrich von Pierer’in yaptığı işleri ve güç potansiyelini de mercek altına almam gerektiğini gösterdi. Bir başka nüfuz sahibi aday ise aslen Macar bir Yahudi, şimdi ise İngiliz vatandaşı olan George Soros. 3,5 milyar dolar tutarındaki Quantum Fonu’nu ve diğerlerini idare eden bu uluslararası yatırımcı, her yıl İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nu yönlendiren önemli isimlerden.


Hollanda’dan Prens Bernhard da üzerinde durulması gereken bir isim. Dan Smoot, Görünmeyen Hükümet isimli kitabında, “Prens Bernhard, gizemli bir örgüt olan Societe Generale de Belgique’in (Hollanda kraliyet ailesinin milyarlarca dolar değerindeki holding şirketi) önde gelen üyelerinden” diyor. Bernhard aynı zamanda çok gizli Bilderberg grubunun en üst düzeydeki liderlerinden biri.


İngiltere kraliçesi Elizabeth’in eşi Prens Philip de önemli kişiliklerden. Oğlu Prens Charles’ın aptallıkları ve düşüncesiz hareketleri sebebiyle ülke idaresinin iplerini doğru düzgün elinde tutamayan Philip, Britanya’nın güçlü Birleşik Farmasonluk Locası’nı yönetiyor. Ayrıca, gizli ve monarşik bir oluşum olan Garter Düzeni’ne başkanlık ediyor. Prens, aynı zamanda İlluminati’nin çevreci propaganda yapan gruplarından biri olan Dünya Vahşi Hayat Fonu’nun da başkanı.

Daha bitmedi brolar. Bunlarla beraber Birleşmiş Milletler Kutsal Yazın Mütevellisi’ne başkanlık ediyor. Söz konusu mütevelli, “dünyadaki tüm İncilleri, kitabı mukaddesleri ve kutsal kitapları” tek bir merkezde toplamak için hazırlanan gizemli bir projeyi yönetiyor. Amacı ise, tüm insanlık için ortak ahlak ve dini yaşam kuralları oluşturacak, Tek Bir Dünya İncili geliştirmek.

www.illumunati.org

Seçici Bilderberg grubunun üyesi olan Giovanni Agnelli, Fiat Motors’un yönetim kurulu başkanı. Faşist italyan diktatör Benito Mussolini, Fiat’ı çok tutuyordu. Üstte 1920′lerdeki Fiat posterlerinden birini görüyorsunuz.

Sovyet komünizminin “Yeni Adam” motifiyle olan benzerliğine dikkat edin. Aslında llluminati’nin Planı Yeni Bir Faşist Düzen {komünizm ile kapitalizmin bir sentezi) ve tanrı gibi bir Yeni Adam yaratmayı hedefliyor.
www.illumunati.org

Dolar milyarderi yatırımcı George Soros, yazdığı kitabı Rusya devlet başkanı Boris Yeltsin’e hediye ediyor. Kapaktaki çembere dikkat edin. Soros’un komünist ülkelerde birçok bağlantısı var.

Roma Papazı ve dünyadaki yaklaşık bir milyar Katolik’in piskoposu Papa II. Jean Paul, özellikle belirtilmesi gereken bir isim. Papa II. Jean Paul’un Son Günleri, Hepsi Düşüyor, Papa’ya Barış Prensi Tacı Giydirme Planı gibi isimli kaset konferanslarım da yaklaşmakta olan Yeni Dünya Düzeni’nde Papa’nın oynayacağı rolü inceledim.

Şu an için Vatikan’ın İlluminati ile yakın işbirliği içinde ve iç Çember’in tamamlayıcı bir unsuru olduğunu söyleyebilirim. Papa’nın da kendisine ait küresel çapta geniş bir haber alma, siyaset ve finans organizasyonu var. Aslına bakarsanız bu organizasyon, llluminati’nin büyük hedefiyle hem suç ortağı hem de rakibi gibi çalışıyor. Ama her şeyden önemlisi hem Papa’nın, hem de İç Çember üyelerinin geleceği, Kudüs ve İsrail için geliştirdikleri ortak plana bağlı.

Kraliyet Sarayı: Soytarılar ve Rol Yapanlar

Ross Perot, Ted Turner, Mihail Gorbaçov, Paul Volcker, Henry Kissenger, Alan Greenspan, Robert Mc Namara,Peter Peterson, James Wolfensohn, Robert Rubin, ve Clinton, Chirac, Major, Kohl, Chreatien gibi dünyadaki belli başlı siyasetçilerin isimlerinin İlluminati adayı olduğunu açıkça söyleyebilirim. Bu adamların sadık işçiler olarak İlluminati gündemine destek verdiklerinin farkındayım. 
Ama bu tutkulu adamlar, önemsiz kukladan başka bir şey değiller. Efendilerinin talimatlarına uymak zorundalar. Bu şekilde davrandıkları için de geçmişte cömertçe ödüllendirildiler.
www.illumunati.org


Eski devlet bakanı Henry Kissinger’ın llluminati başkanıyla birçok ortak girişimi var. Onu siyasette bir yıldız yapan David Rockefeller Sr. idi. İleride açıklarım.

Lucis Trust’ın kurucusu Alice Bailey, Ender Rastlanan Psikoloji isimli kitabında, Clinton, Bush, Yetsin ve Gingrich gibi siyasetçilerin acınası köleliğinden bahsediyor. “Aidiyet duygusunun, hizmet ettikleri Tarikat tarafından karşılandığını, çünkü dünyayı yeniden yaratma görevinin kendi ellerinde yattığını hayal ediyorlar” diyor. Bailey, çok açık bir dille, bu isimlerin sadece hizmetkar olduğunu söylüyor:

Bu hizmetkarlar… Plan’dan haberi olanlar. Ve kurdukları her organizasyonun, yavaş yavaş gelişmekte olan Dünya Hizmetkarlarını oluşturuyorlar. Dünyanın kurtuluşu onların elinde.


Dünyayı gizliden gizliye idare eden, ama 2000 yılı itibari ile tüm dünyanın hakimiyetini ele geçirmek isteyen belli başlı hanedanları ve aileleri inceleyerek, bu kötü ruhlu grubun geleceğimize yönelik genel düşüncelerini kavramaya başladık, iç Çember’in adamları, başkenti Kudüs olacak şekilde, bir Dünya Hükümeti hatta Dünya İmparatorluğu kurmak için çalışıyorlar. Siyonizmi yüceltiyor, Yahudilerin Büyük Tapınağını yeniden inşa etmeyi ama aslında bunları yaparken, ne Tevrat’ı ne Musa’nın Şeriatı’nı, ne de Mesih, Hz. isa’yı şereflendiriyorlar, insanlığı, küresel hakimiyet hedeflerinin önünde engel teşkil eden “faydasız yiyiciler” olarak görüyorlar.
Hıristiyanlar, yurtseverler ve milliyetçiler için kafalarında planladıkları şeyi düşünmek bile dehşet verici. Eğer bu adamların planları gerçekleşirse israil ve Yahudiler de bundan çok çekecekler. Dünyadaki büyük dinler, insanı hayrete düşüren iğrençlikte şeytani bir din oluşturmak için okült mezheplerle birleşerek bir sentez haline geldiğinde, Ortodoks Yahudiliği de sona ermiş olacak. Bu da her zaman her yerde karşımıza çıkan “çeşitlilik içinde birlik” Yeni Çağ sloganı ile karşı karşıya bırakacak.

İlluminati’in on kralı kuklaları olan politikacılar sayesinde, vaatlerde bulanacak, fakat bunları yerine getirmeyecekler. İsrail vatandaşlığını pohpohlayacak, dünyadaki Yahudilerde tehlikeli bir etnik kibir duygusu uyandıracaklar. Sahte Hıristiyanlar! kolayca aldatacak ve böylelikle Yeni Çağ topluluğunun gözlerini kamaştıracaklar. Ardından esas hayal kırıklığı yaşanacak. Kaos düzeni, bir kanser virüsü gibi tüm dünyayı etkisi altına alacak. İç Çemberin kutsanmış lideri sahneye çıkarak, “kaostan bir düzen” yaratmak için, ortalığı yatıştıracağına dair ant içecek. İşte o zaman gerçekten sonumuz gelecek.


Tanrıların Meclisi: İluminati’deki On Bilge Adam’ın Ortaya Çıkışı

Yıllardır İlluminati hanedanlarını ve aralarındaki kan bağlarını inceliyor ve araştırıyorum. Bu süreç sonunda putperest tapınma şekillerini, şeytani ayinleri, bu zengin ve nüfuz sahibi ailelerin “kutsal” mimarisini ve sanat anlayışını ortaya çıkarmak beni şaşırtmadı. Rockefeller’lar, Rothschild, Vanderbilt, Astor ve Habsburg hanedanlıklarına mensup bu kişiler, kendilerinin, zavallı fanilerden çok daha yüce olduklarına inanıyorlar. Onlar Tanrı olduklarına ikna olmuşlar!

4 Kasım 1994′te David Meyer, Kuzey Carolina Ashville’deki Biltmore malikanesini ziyaret etti. Eski bir medyum ve astrolog olan Meyer, şu anda Yeni Çağ hareketinin yozlaştırıcı etkilerine karşı koymaya ve şeytana tapınmanın kökünü kazımaya kendini adamış, imanlı bir Hıristiyan.

Son Borazan başlıklı mektubunda, Vanderbilt ailesinin Biltmore’daki mal varlığına dair şaşırtıcı gözlemlerini yazıyordu:


Uzun zamandır bu 250 odalı malikanenin Aydınlanmanın (Illuminism) karargahı olduğunu biliyordum ve sonunda, seçkin kişilerin dünyayı yönetmek için bir araya geldikleri yeri ziyaret etme fırsatı buldum. Odalardan sadece bazıları halka açık, çoğu kapalı. Ayrıca kamera sokmak yasak. Girdiğimiz odalardan birinde, üzerinde “Tanrıların “Meclisi” yazılı bir levha vardı. Bu heybetli odanın duvarlarında asılı, Pan, Zeus, Poseidon gibi şeytani prensliklerin resmedildiği büyük kilimler bulunuyordu… Cadılıkta ve özellikle de “Aydınlanma”nın üst seviyelerinde duvar kilimleri kutsaldır çünkü, zamanın bu kilimlerde dokunmuş olduğuna ve kendilerinin sonsuz ruhani bir aleme ait olduklarına inanırlar. Ayrıca odanın ortasına yerleştirilmiş büyük masayla ilgili ilginç bir şey fark ettim. Bu masanın her bir kenarında 13 adet oymalı sandalye vardı. Masanın sonundaki sandalyeler hariç, bu sandalyelerin hiçbirinde kol koyma yeri yoktu. Cadılık hakkında, bunun bir ucunda Baş Rahip, diğer ucunda Baş Rahibe olan bir masa olduğunu anlayacak kadar şey biliyorum.


David Meyer’ın masa ve oturma gruplarının (13 sandalye) cadılıkla ilgisi olduğu şeklindeki yorumları insanın ilgisini çekiyor. Araştırmalarım İlluminati’nin On Bilgin Adam tarafından yönetildiğini gösteriyor. Tanrı oldukları varsayılan bu çember grubun altında, aynı merkeze bağlı binlerce sadık üye ve mürit var. Şeytan’ın hizmetkarları olan bu adamlar ve kadınlar genellikle kendilerini 13′lü gruplara ayırıyorlar.


İsterseniz büyük, süslü ve ihtişamlı Biltmore malikanesinden bahsedeyim. Dış işlemelerde tünekleyen şeytani çirkin yaratık figürleri (gargoyle), içeride ise mobilyalara oyulmuş şeytani suratlar vardır. Ayrıca Mason Locasının ayinleri, duvarlara, tavanlara ve resimlere yansıtılmış vaziyettedir. Ruhani karanlığın boğucu atmosferi, tüm malikaneyi kaplamıştır. Ne kadar psikopatça değil mi?

Sizlere anlatmaya çalıştığım bu kişiler, neredeyse hep bir ağızdan isa’yı ve Hıristiyanlığı “düşük tabakadan gelen aptalların ve maskaraların sığınağı” diyerek hor gören, oldukça zengin ve güçlü hanedanlıkların mensupları. İlluminati ailesinin evlatları, bilinçsiz yığınların inandıkları dinlerin çok üstünde olduklarına inanıyorlar. Bu adamlar, rehberleri Şeytan sayesinde, dünyayı yönetmek üzere doğmuş, devler ve ilahlar olduklarına ikna edilmişler.


Bu görkemli ve mağrur elitlerin varsayılan sınıf üstünlüğü ve üstün bilinci, İlluminati’yi dünyada iktidar sahibi yapacak daha alt sınıftaki kadınlar ve adamlar tarafından iyi biliniyor. Bill Clinton ve Newt Gingrich gibi adamlar, eğer emredilirse, Rockefeller’ların, Rothschild’lerin ve diğerlerinin üzerinde yürüdüğü toprağı bile öperler.


Orta sınıfın, süper zengin olmadığı halde, demokratik toplumlarda iktidarı ele alabileceğine inandığı 20. yüzyılın belli bir bölümünde, bu hanedanların otorite ve nüfuz kullanmakta geriye doğru adım attıkları düşünüldü. Bu düşünce İlluminati’nin Kontrolündeki medya tarafından yaygınlaştırıldı. Ama aslında, Super zenginler otoritelerini ve nüfuzlarını arttırdılar...

Texe Marrs - İlluminati