Bunun eşliğinde okuyabilirsiniz beyler, döğüş kulübünden: http://www.youtube.com/watch?v=qZhmQgw5VEI&feature=related
Yahudi Ansiklopedisinden bir bölüme göz atalım. Yahudi Ansiklopedisi, Masonluğun Amerikaya nasıl taşındığını şöyle izah ediyor;
''Koloni Amerikasında masonluğun kurucuları arasında çok sayıda Yahudi ismi göze çarpıyor. Gerçekte, Masonluğu Amerikaya ilk getirenler Yahudiler olmuştu. İlk kez 1658'de New Port, Rhode İsland'da oluşan Mason locası durumundaki Örgütün kuruluşu, o bölgede yaşayan bir Yahudi'nin, Mordecai Campanall'ın sayesinde olmuştu. 1734'te Georgia Savannah'ta kurulan locanın kurucuları arasında dört Yahudi bulunuyordu. Bir başka Yahudi Moses Michael Hays, İskoç ritini Amerikaya sokan kişi oldu. 1768'de tüm kuzey Amerika Masonluğunun genel müfettişi seçildi. 1769'da Hays Newyork'ta King David Lodge (Kral Davut Locası)'nı kurdu. Bu locayı 1780'de New Port'a taşıdı. 1788-1792 yılları arasında Massachusetts Büyük Locasının Büyük Üstadlığını yürüttü.
Rhode Island Büyük Locasını kuranların başında bir diğer Yahudi, Moses Seixas geliyordu. 1802-1809 yılları boyunca bu locanın üstad-ı muhteremi oldu.
Moses Hays ile aynı dönemde faaliyet gösteren bir diğer Yahudi, Salomon Bush, Pennsylvania masonluğunun genel müfettişi oldu.
1781'de Pennsylvania'da kurulan ve Amerikan Masonluğunun tarihinde önemli yeri olan 'Sublime Lodge of Perfection' adlı locanın içinde de Yahudiler son derece etkin konumdaydılar. Eski dönem Amerikan masonluğunun önemli isimleri arasındaki diper Yahudiler şunlardı; Charlestondaki King Salomons Lodge'ın kurucularından İsaac da Costa, 1781'de Virginia bölgesinde genel müfettiş seçilen Abraham Forst ve aynı görevi önce Maryland, sonra da Charleston'da yürüten Joseph Mayers. 1793'te Charleston, South Carolina'daki büyük sinagogun açılış töreni, Mason localarındaki ritüellere uygun olarak yapılmştı.
Yahudi isimleri daha sonraki dönemlerde de Amerikan localarındaki dikkati çekti. B'nai B'rith tarafından da benimsenmiş olan gizlilik, ketumiyet gibi özellikler ve pek çok ritüelin masonik çalışmalardan etkilendiğine kuşku yoktur. B'nai B'rith Yahudi toplumu içinde masonluğun bir benzeri olma amacı taşımıştır.''
Yahudi önde gelenlerinin Amerika'da Masonluğu yayma yönünde giriştikleri hummalı faaliyetin ardından, ABD ''dünyanın ilk masonik cumhuriyeti'' olarak tarih sahnesine çıktı.
Şimdi ABD'nin kuruluşu hakkındaki masonik etkenlerden bahsetmek istiyorum.
Günümüz tarihçileri, 17'nci ve 18'nci Yüzyılları 'Akıl ve Aydınlanma çağı' olarak kabul ederler. Lise kitaplarında bile yazar bu. Ve bu dönemdeki tüm zihinsel faaliyetlerin 'evrenin bilimsel yasalarını ispata' harcandığını söylerler. Duydunuz mu? 'evrenin bilimsel yasalarını ispata' durun bir daha yazayım, 'evrenin bilimsel yasalarını ispata'. Ne güzel söyleniyor değil mi? ABD'nin kurucuları, bunların yanında, mistisizm, ökültizm ve illuminizm üzerine yoğunlaşmışlardı. Astroloji, simya ve Kabala ile derinde ilgilenmişlerdi. Ezoterik tarihçiler ABD'nin kurucuları arasında elliye yakın mason sayıyorlar. ABD'nin dört kurucusu-Washington, Jefferson, Franklin ve Adams-Gül ve Haç örgütü üyesiydi. Bu kurucuların üçü aynı zamanda İlluminati'ninden de içindendiler.
George Washington ve bağımsızlık savaşının Fransız destekçisi olan General Lafayette, yalnızca yakın arkadaşlar değil, aynı zamanda aynı locanın üyesiydiler. Bağımsızlık savaşında komuta ederken, Washington düzenli olarak askeri localarda yapılan toplantılara katılıyordu. Washington abimiz, 'Bağımsız Büyük Loca'nın büyük üstadlığına seçildi. Bu loca, 1805 yılında onu anısına 'Alexandria Washington Locası' adını aldı.
ABD'nin kuruluşunda gizli dernekler, özellikle masonların etkisi genelde atlanır. Mason kelimesi hiç geçmez. Oysa ezoterik tarihçiler, 'Bağımsızlık Bildirgesi'ni imzalayan ellialtı kişiden ellisinin mason olduğunu bildiriyor. Bunun yanısıra, Amerikan ordusundaki subayların büyük çoğunluğunun mason olduğu ve askeri localarda toplandığı biliniyor.
Kendisi de bir mason olan General Lafayette, George Washington'un mason olmayan subaylarına hiçbir zaman içinden gelerek emir vermediğini, zaten neredeyse tüm yakın askeri çevresinin ona mistik bir bağ ile bağlanmış biraderleri olduğunu bildiriyor.
Birçok dökümanda Washington'un Gül-Haç üyesi olduğunu da belirtmektedir. Araştırırsanız görürsünüz brolar.
Masonik tarihçiler, Benjamin Franklin'i döneminin en büyük Amerikalı masonu olarak kabul ediyorlar.
1726 yılında Franklin kendi gizli derneğini kurdu:
(o yıllarda da ne bok varsa herkes gizli bir şeyler kuruyor)
'Leather Apron Club' (Deri Önlük kulübü) Organizasyonun adı bi olaydaki masonik etkiyi gösteriyor, çünkü masonik önlükler deriden yapılıyordu.
Franklin, ittifak oluşturmak amacıyla 1776'da Fransa'ya geldikten hemen sonra, Fransız mason localarıyla bağlantı kurdu. 1778 yılında Voltaire'in 'Dokuz Kızkardeşler' adlı locadaki tekris töreninde Franklin de bulunuyordu. Ertesi yıl bu locanın üstadlığına seçildi. Bunun yanında iki Fransız locasıyla da ilişki kurdu: 'Saint Jean de Jerusalem' (Kudüslü Aziz Jean) ve 'Loge des bon Amis' (İyi Dostlar Locası).
Benjamin Franklin, Fransızlarla kurduğu ilişkiyi, Amerikan-Fransız ittifakının kurulmasında kullandı. İki taraf arasındaki diplomasi ve gizli görüşmeler, masonik protokole uygun olarak yürütülüyordu.
Franklin'in Gül-Haç üyeliğini ise çeşitli kaynaklar bildiriyor. Franklin'in Philadelphia'da bir Gül-Haç locası kurduğu biliniyor. Konunun uzmanlarından Dr. H. Spencer Lewis de Franklin'in tarikata üye olduğunu doğruluyor. Bu arada Franklin'in genç bir doktorla çeşitli simya denemeleri yaptığı, bazı rit ve seramonileri uyguladığı bilgisine bir çok yerde rastladım.
Thomas Jefferson herhangi bir gizli örgüte üye miydi? Masonik kaynaklar bu soru 'tabi ki yarrağım' cevabını veriyor. 1960 yılında yayınlanan 'Masonic Bible' Jefferson'ın 'aktif bir mason olduğuna kuşku olmadığını' bildiriyor. Bunun yanında 'Gül-Haç uzmanı' Dr. Spencer Lewis, Jefferson'ın Gül-Haç olduğuna dair sağlam deliller sunuyor. Dr. Lewis, Jefferson'ın yazdığı bir kağıtta 'garip bazı işaretler' bulduğunu, bu işaretlerinde eski ve kutsal Gül-Haç metinlerinde yer alan bir şifre türü olduğunu söylüyor.
Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nda George Washington'un yanında çok sayıda Yahudi yeralmıştı. Yahudiler, kendileri için bir tür ''Vaadedilmiş Toprak'' olarak gördükleri ABDnin bağımsızlığına özellikle finansal yönden büyük destek verdiler.
İki ünlü Yahudi banker, Hayim Saiomon ve Robert Morris, pazar sürprizi kameralarımıza yakalandınız beyler.
Washington'un ordularını finanse ettiler. Ayrıca Hayim Saiomon ''büyük bir mason''du. Savaş sonrası da karşılıklı muhabbet sürmüştü. Washington, 1781'de Newport'u ziyaret ettiğinde Yahudiler tarafından ''Kral Davud Locası''nda yapılan masonik bir törenle karşılanmıştı.
Şimdi ise biraz Amerikan mühüründeki kabalistik mesajlardan bahsedeceğiz. Amerikalı tarihçi Robert Hieronimus, ABD'nin 'Büyük Mührü' konusundaki sayılı uzmanlardan biridir. Konu hakkında ''Amerikan Büyük Mühürünün arka yüzünün tarihsel bir analizi ve Hümanist psikoloji ile ilişkisi'' başlıklı bir doktora tezi veren Robert Hieronimus, mühür hakkındaki bazı önemli bilgileri ''America's Secret Destiny'' adlı kitabında şöyle anlatmaktadır:
''4 Temmuz 1776'da Kongre, Benjamin Franklin, Thomas Jefferson ve John Adams'dan oluşan bir komiteye Amerikan mühürünü tasarlama görevini verdi. Pierre Eugene Du Simitiere (o nasıl bir isimdir lan) adlı bir portre ressamı komiteye alındı. Böylece büyük ölçüde Franklin'in tasarısına dayalı olarak ilk mühür oluşturuldu: Bir yüzde Hz. Musa ve onunla birlikte denizden kurtularak güvenli bir toprağa ayak basan İsrailoğulları yer alıyordu. Musa eliyle denizi işaret ediyor, denizde ise Firavunun askerleri boğulurken görünüyordu. Bulutlardan çıkan bir ateşin ışıkları Musa'ya ulaşıyordu. Bunun yanında Jefferson da bir öneri getirmişti: Mührün ön tarafında, çölde gündüzleri bulut, geceleri de ateşten bir sütunla kendileri yol gösteren İsrailoğullarının konulmasını teklif ediyordu.''
Fakat kongre Ocak 1777'de bu birinci komitenin teklifini kabul etmedi. Fazla açık ve cüretkar bulunduğu içün. Üç yıl sonra yeni bir komite oluşturuldu. Bu komitenin teklifi de kabul edilmeyince, mührü belirleme işi 4 Mayıs 1782'de toplanan üçüncü komiteye kaldı. Bu komite, bugünkü mührü oluşturdu. İsrailoğullarının izi, ilk komitenin mühründeki kadar belli olmasa da bu mühürde de yer alıyor. Ön yüzde, kartalın başının hemen üstünde, beş köşeli yıldızlardan oluşan altı köşeli bir siyonist yıldızı bulunuyor. Arka yüzde ise masonik sembol olan ''üçgen içindeki göz'' yerini koruyor.
1934 yılında eski başkan yardımcısı Henry A. Wallace, başkana, mührün her iki yüzünün de demir paralar üzerine basılmasını içeren bir öneri götürdü. Başkan Roosevelt bunu kabul etti ve o tarihten sonra mühür ABD paraları üzerinde görülmeye başlandı. Wallace'ın mühür ile yakında ilgilenmesinin ardında, ezoterik konularaolan yakın ilgisi vardı. Bir teori, Wallace'ın ilgisinin kabalistik amaçlara dayandığını ileri sürer. İşin bir başka ilginç yönü, hem Wallace'ın hem de başkan Roosevelt'in mason olmasıdır...
Ezoterik geleneğe bağlı yazarların çoğu da mührün özellikle arka yüzünün, masonluk, Gül-Haç ve İlluminati gibi örgütlerden kaynaklandığını belirtmiştir.
'Üçgen içindeki göz' sembolünün altında yer alan piramitin de gerçekte masonik bir sembol olduğunu bilmeyen yoktur herhalde. Mühürde yer alan piramit, ünlü Büyük Giza Piramiti'dir. İlginç olan ise Giza Piramiti ile Kabala arasında ilişki olmasıdır.
Oxford'lu bir matematikçi ve astronom olan Jhon Greaves, büyük piramit hakkında yaptığı araştırmalarla tanınmıştır. Greaves'in araştırması, aynı zamanda piramitin kabalistik yorumlarının da temelini oluşturmuştur. Diğer bir deyişle, ABD mührünün arka yüzündeki piramitin kökenleri kabalistik etkenler taşımaktadır. Greaves'e göre büyük piramit 'Kabala' ile ilişkilidir.
Bazı Gül-Haç ve mason ekolleri, büyük piramitin ritlerdeki dereceleri temsil ettiğine inanırlar.
devamı gelebilir...
Yahudi Ansiklopedisinden bir bölüme göz atalım. Yahudi Ansiklopedisi, Masonluğun Amerikaya nasıl taşındığını şöyle izah ediyor;
''Koloni Amerikasında masonluğun kurucuları arasında çok sayıda Yahudi ismi göze çarpıyor. Gerçekte, Masonluğu Amerikaya ilk getirenler Yahudiler olmuştu. İlk kez 1658'de New Port, Rhode İsland'da oluşan Mason locası durumundaki Örgütün kuruluşu, o bölgede yaşayan bir Yahudi'nin, Mordecai Campanall'ın sayesinde olmuştu. 1734'te Georgia Savannah'ta kurulan locanın kurucuları arasında dört Yahudi bulunuyordu. Bir başka Yahudi Moses Michael Hays, İskoç ritini Amerikaya sokan kişi oldu. 1768'de tüm kuzey Amerika Masonluğunun genel müfettişi seçildi. 1769'da Hays Newyork'ta King David Lodge (Kral Davut Locası)'nı kurdu. Bu locayı 1780'de New Port'a taşıdı. 1788-1792 yılları arasında Massachusetts Büyük Locasının Büyük Üstadlığını yürüttü.
Rhode Island Büyük Locasını kuranların başında bir diğer Yahudi, Moses Seixas geliyordu. 1802-1809 yılları boyunca bu locanın üstad-ı muhteremi oldu.
Moses Hays ile aynı dönemde faaliyet gösteren bir diğer Yahudi, Salomon Bush, Pennsylvania masonluğunun genel müfettişi oldu.
1781'de Pennsylvania'da kurulan ve Amerikan Masonluğunun tarihinde önemli yeri olan 'Sublime Lodge of Perfection' adlı locanın içinde de Yahudiler son derece etkin konumdaydılar. Eski dönem Amerikan masonluğunun önemli isimleri arasındaki diper Yahudiler şunlardı; Charlestondaki King Salomons Lodge'ın kurucularından İsaac da Costa, 1781'de Virginia bölgesinde genel müfettiş seçilen Abraham Forst ve aynı görevi önce Maryland, sonra da Charleston'da yürüten Joseph Mayers. 1793'te Charleston, South Carolina'daki büyük sinagogun açılış töreni, Mason localarındaki ritüellere uygun olarak yapılmştı.
Yahudi isimleri daha sonraki dönemlerde de Amerikan localarındaki dikkati çekti. B'nai B'rith tarafından da benimsenmiş olan gizlilik, ketumiyet gibi özellikler ve pek çok ritüelin masonik çalışmalardan etkilendiğine kuşku yoktur. B'nai B'rith Yahudi toplumu içinde masonluğun bir benzeri olma amacı taşımıştır.''
Yahudi önde gelenlerinin Amerika'da Masonluğu yayma yönünde giriştikleri hummalı faaliyetin ardından, ABD ''dünyanın ilk masonik cumhuriyeti'' olarak tarih sahnesine çıktı.
Şimdi ABD'nin kuruluşu hakkındaki masonik etkenlerden bahsetmek istiyorum.
Günümüz tarihçileri, 17'nci ve 18'nci Yüzyılları 'Akıl ve Aydınlanma çağı' olarak kabul ederler. Lise kitaplarında bile yazar bu. Ve bu dönemdeki tüm zihinsel faaliyetlerin 'evrenin bilimsel yasalarını ispata' harcandığını söylerler. Duydunuz mu? 'evrenin bilimsel yasalarını ispata' durun bir daha yazayım, 'evrenin bilimsel yasalarını ispata'. Ne güzel söyleniyor değil mi? ABD'nin kurucuları, bunların yanında, mistisizm, ökültizm ve illuminizm üzerine yoğunlaşmışlardı. Astroloji, simya ve Kabala ile derinde ilgilenmişlerdi. Ezoterik tarihçiler ABD'nin kurucuları arasında elliye yakın mason sayıyorlar. ABD'nin dört kurucusu-Washington, Jefferson, Franklin ve Adams-Gül ve Haç örgütü üyesiydi. Bu kurucuların üçü aynı zamanda İlluminati'ninden de içindendiler.
George Washington ve bağımsızlık savaşının Fransız destekçisi olan General Lafayette, yalnızca yakın arkadaşlar değil, aynı zamanda aynı locanın üyesiydiler. Bağımsızlık savaşında komuta ederken, Washington düzenli olarak askeri localarda yapılan toplantılara katılıyordu. Washington abimiz, 'Bağımsız Büyük Loca'nın büyük üstadlığına seçildi. Bu loca, 1805 yılında onu anısına 'Alexandria Washington Locası' adını aldı.
ABD'nin kuruluşunda gizli dernekler, özellikle masonların etkisi genelde atlanır. Mason kelimesi hiç geçmez. Oysa ezoterik tarihçiler, 'Bağımsızlık Bildirgesi'ni imzalayan ellialtı kişiden ellisinin mason olduğunu bildiriyor. Bunun yanısıra, Amerikan ordusundaki subayların büyük çoğunluğunun mason olduğu ve askeri localarda toplandığı biliniyor.
Kendisi de bir mason olan General Lafayette, George Washington'un mason olmayan subaylarına hiçbir zaman içinden gelerek emir vermediğini, zaten neredeyse tüm yakın askeri çevresinin ona mistik bir bağ ile bağlanmış biraderleri olduğunu bildiriyor.
Birçok dökümanda Washington'un Gül-Haç üyesi olduğunu da belirtmektedir. Araştırırsanız görürsünüz brolar.
Masonik tarihçiler, Benjamin Franklin'i döneminin en büyük Amerikalı masonu olarak kabul ediyorlar.
1726 yılında Franklin kendi gizli derneğini kurdu:
(o yıllarda da ne bok varsa herkes gizli bir şeyler kuruyor)
'Leather Apron Club' (Deri Önlük kulübü) Organizasyonun adı bi olaydaki masonik etkiyi gösteriyor, çünkü masonik önlükler deriden yapılıyordu.
Franklin, ittifak oluşturmak amacıyla 1776'da Fransa'ya geldikten hemen sonra, Fransız mason localarıyla bağlantı kurdu. 1778 yılında Voltaire'in 'Dokuz Kızkardeşler' adlı locadaki tekris töreninde Franklin de bulunuyordu. Ertesi yıl bu locanın üstadlığına seçildi. Bunun yanında iki Fransız locasıyla da ilişki kurdu: 'Saint Jean de Jerusalem' (Kudüslü Aziz Jean) ve 'Loge des bon Amis' (İyi Dostlar Locası).
Benjamin Franklin, Fransızlarla kurduğu ilişkiyi, Amerikan-Fransız ittifakının kurulmasında kullandı. İki taraf arasındaki diplomasi ve gizli görüşmeler, masonik protokole uygun olarak yürütülüyordu.
Franklin'in Gül-Haç üyeliğini ise çeşitli kaynaklar bildiriyor. Franklin'in Philadelphia'da bir Gül-Haç locası kurduğu biliniyor. Konunun uzmanlarından Dr. H. Spencer Lewis de Franklin'in tarikata üye olduğunu doğruluyor. Bu arada Franklin'in genç bir doktorla çeşitli simya denemeleri yaptığı, bazı rit ve seramonileri uyguladığı bilgisine bir çok yerde rastladım.
Thomas Jefferson herhangi bir gizli örgüte üye miydi? Masonik kaynaklar bu soru 'tabi ki yarrağım' cevabını veriyor. 1960 yılında yayınlanan 'Masonic Bible' Jefferson'ın 'aktif bir mason olduğuna kuşku olmadığını' bildiriyor. Bunun yanında 'Gül-Haç uzmanı' Dr. Spencer Lewis, Jefferson'ın Gül-Haç olduğuna dair sağlam deliller sunuyor. Dr. Lewis, Jefferson'ın yazdığı bir kağıtta 'garip bazı işaretler' bulduğunu, bu işaretlerinde eski ve kutsal Gül-Haç metinlerinde yer alan bir şifre türü olduğunu söylüyor.
Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nda George Washington'un yanında çok sayıda Yahudi yeralmıştı. Yahudiler, kendileri için bir tür ''Vaadedilmiş Toprak'' olarak gördükleri ABDnin bağımsızlığına özellikle finansal yönden büyük destek verdiler.
İki ünlü Yahudi banker, Hayim Saiomon ve Robert Morris, pazar sürprizi kameralarımıza yakalandınız beyler.
Washington'un ordularını finanse ettiler. Ayrıca Hayim Saiomon ''büyük bir mason''du. Savaş sonrası da karşılıklı muhabbet sürmüştü. Washington, 1781'de Newport'u ziyaret ettiğinde Yahudiler tarafından ''Kral Davud Locası''nda yapılan masonik bir törenle karşılanmıştı.
Şimdi ise biraz Amerikan mühüründeki kabalistik mesajlardan bahsedeceğiz. Amerikalı tarihçi Robert Hieronimus, ABD'nin 'Büyük Mührü' konusundaki sayılı uzmanlardan biridir. Konu hakkında ''Amerikan Büyük Mühürünün arka yüzünün tarihsel bir analizi ve Hümanist psikoloji ile ilişkisi'' başlıklı bir doktora tezi veren Robert Hieronimus, mühür hakkındaki bazı önemli bilgileri ''America's Secret Destiny'' adlı kitabında şöyle anlatmaktadır:
''4 Temmuz 1776'da Kongre, Benjamin Franklin, Thomas Jefferson ve John Adams'dan oluşan bir komiteye Amerikan mühürünü tasarlama görevini verdi. Pierre Eugene Du Simitiere (o nasıl bir isimdir lan) adlı bir portre ressamı komiteye alındı. Böylece büyük ölçüde Franklin'in tasarısına dayalı olarak ilk mühür oluşturuldu: Bir yüzde Hz. Musa ve onunla birlikte denizden kurtularak güvenli bir toprağa ayak basan İsrailoğulları yer alıyordu. Musa eliyle denizi işaret ediyor, denizde ise Firavunun askerleri boğulurken görünüyordu. Bulutlardan çıkan bir ateşin ışıkları Musa'ya ulaşıyordu. Bunun yanında Jefferson da bir öneri getirmişti: Mührün ön tarafında, çölde gündüzleri bulut, geceleri de ateşten bir sütunla kendileri yol gösteren İsrailoğullarının konulmasını teklif ediyordu.''
Fakat kongre Ocak 1777'de bu birinci komitenin teklifini kabul etmedi. Fazla açık ve cüretkar bulunduğu içün. Üç yıl sonra yeni bir komite oluşturuldu. Bu komitenin teklifi de kabul edilmeyince, mührü belirleme işi 4 Mayıs 1782'de toplanan üçüncü komiteye kaldı. Bu komite, bugünkü mührü oluşturdu. İsrailoğullarının izi, ilk komitenin mühründeki kadar belli olmasa da bu mühürde de yer alıyor. Ön yüzde, kartalın başının hemen üstünde, beş köşeli yıldızlardan oluşan altı köşeli bir siyonist yıldızı bulunuyor. Arka yüzde ise masonik sembol olan ''üçgen içindeki göz'' yerini koruyor.
1934 yılında eski başkan yardımcısı Henry A. Wallace, başkana, mührün her iki yüzünün de demir paralar üzerine basılmasını içeren bir öneri götürdü. Başkan Roosevelt bunu kabul etti ve o tarihten sonra mühür ABD paraları üzerinde görülmeye başlandı. Wallace'ın mühür ile yakında ilgilenmesinin ardında, ezoterik konularaolan yakın ilgisi vardı. Bir teori, Wallace'ın ilgisinin kabalistik amaçlara dayandığını ileri sürer. İşin bir başka ilginç yönü, hem Wallace'ın hem de başkan Roosevelt'in mason olmasıdır...
Ezoterik geleneğe bağlı yazarların çoğu da mührün özellikle arka yüzünün, masonluk, Gül-Haç ve İlluminati gibi örgütlerden kaynaklandığını belirtmiştir.
'Üçgen içindeki göz' sembolünün altında yer alan piramitin de gerçekte masonik bir sembol olduğunu bilmeyen yoktur herhalde. Mühürde yer alan piramit, ünlü Büyük Giza Piramiti'dir. İlginç olan ise Giza Piramiti ile Kabala arasında ilişki olmasıdır.
Oxford'lu bir matematikçi ve astronom olan Jhon Greaves, büyük piramit hakkında yaptığı araştırmalarla tanınmıştır. Greaves'in araştırması, aynı zamanda piramitin kabalistik yorumlarının da temelini oluşturmuştur. Diğer bir deyişle, ABD mührünün arka yüzündeki piramitin kökenleri kabalistik etkenler taşımaktadır. Greaves'e göre büyük piramit 'Kabala' ile ilişkilidir.
Bazı Gül-Haç ve mason ekolleri, büyük piramitin ritlerdeki dereceleri temsil ettiğine inanırlar.
devamı gelebilir...
çok bilgilendik ya...Allah razı olsun.devamı gelsin bu arada
YanıtlaSil